15 Ocak 2013 Salı
ORGANİK MADDELERİN TAŞINMASI
D. ORGANİK MADDELERİN TAŞINMASI
Organik maddeler soymuk borularının canlı hücrelerinde difüzyonla ve gerektiğinde aktif taşıma ile taşınır.
Soymuk borularında taşınmayı açıklamaya çalışan en iyi teori bitkinin farklı kısımlarındaki sıvı basıncının farklı olması esasına dayanmaktadır. Bu teoriye göre; yaprakta, fotosentez sonucu meydana gelen glikoz ve diğer organik maddeler soymuk hücrelerine geçer. Bu durumda hücrenin yoğunluğu artacağından, hücrenin içine su molekülleri de girer. Böylece soymuk hücrelerindeki su basıncı da artmış olur. Bitkinin diğer kısımlarındaki soymuk borularında glikoz dışarıya çıkarken, suyu da beraberinde çıkarır ve sıvı basıncı düşmüş olur. Yapraktaki soymuk hücrelerinde sıvı basıncı yüksek olduğundan, sıvı basıncının yüksek olduğu yerden az olduğu bölgeye doğru organik madde akışı olur. Köklerde bulunan amino asitler, fosforlu ve azotlu organik bileşikler yapraklara aynı yolla taşınır.
Bitkilerde solunum, boşaltım, sindirim, endokrin, sinir gibi sistemler bulunmadığından, bunların görevini gerçekleştiren bazı küçük yapılar vardır.
A. BİTKİLERDE GAZ DEĞİŞİMİ
1. Stoma (Gözenek)
Gündüzleri CO2 alıp O2 vermeyi, geceleri ise O2 alıp CO2 vermeyi gerçekleştirirler. Ayrıca ortam sıcaklığına göre farklı oranlarda terleme de yapabilirler.
2. Lentisel (Kovucuk)
Çoğunlukla O2 alıp CO2 verirler. Çünkü odunsu gövdeler solunum yaptığı halde fotosentez yapmaz.
3. Kökler
Toprak partikülleri arasındaki oksijen, az da olsa kök hücreleri tarafından difüzyonla alınabilir ve aynı şekilde karbon dioksit toprağa verilebilir.
B. BİTKİLERDE SİNDİRİM
Bitkilerde genellikle özelleşmiş bir sindirim sistemi bulunmaz. Saprofit mantarlar kloroplastları olmadığı için besinlerini sentezleyemezler. Bunun için hücre dışı sindirimi gerçekleştirebilirler. Ekmek küfleri bunlara örnektir. Bazı tam parazit bitkiler ise sindirilmiş besinleri konak bitkinin dokularından emerler.
Azotça fakir, kumlu ve bataklık yerlerde yaşayan bazı yeşil bitkiler ise protein kaynağı olarak böcekleri yakalayıp sindirebilecek yapılara sahiptirler.
Dionea klorofilli olduğu ve kendi besinini yapabildiği halde, açılıp kapanan özel yapraklarıyla böcekleri de yakalayabilir. Salgıladığı sindirim enzimleri yardımıyla böceğin proteinli yapılarını amino asitlere kadar parçalar. Amino asitler yaprak hücreleri tarafından emilerek bitkiye alınır.
C. BİTKİLERDE DESTEK YAPILAR
Basit yapılı bitkilerde ve yüksek yapılı bitkilerin genç dokularında desteklik vazifesini yapan, diklik ve sertliği sağlayan turgor basıncıdır.
Yüksek yapılı bitkilerde diklik ve sertliği pek doku ve sert doku sağlar.
- Pek doku; gelişmekte olan otsu ve odunsu bitkilerin gövde, kök ve yapraklarında diklik ve sertliği sağlar. Hücreleri canlıdır.
- Sert doku; gelişmesini tamamlamış bitki kısımlarında bulunur. Ölü hücrelerden oluşur.
Kara bitkilerinde üç farklı organ sayesinde boşaltım gerçekleştirilebilir.
1. Yapraklarda boşaltım: Bitkiler yapraklarıyla üç farklı şekilde boşaltım yapabilmektedir.
- Stomalar vasıtasıyla solunum ve fotosentez gazlarının (O2 ve CO2) fazlası ve su buhar halinde terleme yoluyla bitkiden uzaklaştırılabilir.
- Yapraklarda biriktirilen fazla tuzlar yaprak dökümüyle bitkiden uzaklaştırılmış olur.
- Yine yapraklarda bulunan hidatodlardan (su savağı) su sıvı halde gutasyon (damlama) denilen olayla atılabilir.
3. Köklerde boşaltım: Bazı bitkiler CO2 ve bazı organik maddeleri kökleriyle toprağa boşaltırlar.
E. BİTKİLERDE HORMONAL DÜZENLEME VE DUYARLILIK
Bitkilerde sinir sistemi ve vücudu sürekli dolaşan daimi bir sıvı (kan) yoktur. Organlar ve dokular arasındaki düzenleme işi ve duyarlılığın sağlanması sadece hormonlarla yapılır.
Bitkisel Hormonlar
Görevi
Oksinler : Hücre bölünmesi ve farklılaşması, yaprak dökümü, çiçek açma, meyve verimi
Oksin hormonları normal miktarlarda üretildiği zaman kök tomurcuk ve gövdede büyümeyi artırdığı gibi çok fazla üretildiği zaman gelişmeyi durdurucu olabilir.
Giberellinler: Gövde uzaması, meyve vermesi, tohumun çimlenmesi.
Sitokininler: Tomurcuk gelişmesi, tohum çimlenmesi, yaprakların geç yaşlanması.
Absisik Asit: Tomurcuk ve tohum uykusunun sağlanması (dormansi).
Etilen: Bir hidrokarbon olup, sadece üretildiği yerlerde etkilidir. Yaprak dökümü, meyve olgunlaşmasını sağlar.
Bu hormonlardan bazılarının diğer bir görevi de bitkisel hareketlere neden olmalarıdır. Bitkilerde, duyarlılığı sağlayan başlıca bitkisel hareketler üç grupta toplanır.
1. Tropizma (Yönelim) Hareketi
Uyartının yönüne bağlı olarak meydana gelen yönelme hareketidir. Özellikle uç meristem bölgesindeki oksin hormonunun eşit olmayan dağılımından kaynaklanır.
Yönelim hareketi uyarana doğru ise (+) tropizma, uyaranın aksi yönünde ise, (–) tropizma adını alır.
2. Nasti (Irganım) Hareketleri
Uyaranın yönüne bağlı olmaksızın yapılan irkilme hareketidir. Olay, turgor basıncındaki ani değişmelerden kaynaklanır. Uyartının yönüne bağlı olmadığından (+) ve (–) nastiden söz edilemez.
3. Taksi (Yer Değiştirme) Hareketleri
Uyaranın yönüne bağlı olarak, özellikle tek hücreli bitkilerin yer değiştirme hareketidir.
Uyaranın yönü önemli olduğu için (+) ve (–) taksi hareketinden söz edilir.
KATILARIN ve DURGUN SIVILARIN BASINCI
KATILARIN ve DURGUN SIVILARIN BASINCI
Yeryüzünde bulunan bütün maddeler ağırlıklarından dolayı bulundukları zemin üzerine kuvvet uygular. Uygulanan bu kuvvetler cisimler üzerinde bir basınç oluşturur. Buna göre basınç, kuvvetin bir etkisidir.
Katıların Basıncı
Birim yüzeye dik olarak etki eden kuvvete basınç denir.
Basınç P, kuvvet F ve yüzey alanı da S ile gösterilirse,
Bu bağıntıya göre, kuvvet sabit ise, basınç yüzey alanı ile ters orantılıdır. Eşit ağırlıktaki tavuğun bataklıkta ördekten daha fazla batmasının nedeni, tavuğun ayaklarının yüzey alanının ördeğinkine göre küçük, dolayısıyla basıncının ördeğinkine göre büyük olmasıdır. Ördeğin ayağı perdeli olduğu için yüzey alanı büyük, basıncı ise küçüktür. Sivri uçlu çivinin ucundaki basınç büyük olduğu için küt uçlu çiviye göre daha kolay çakılır.
Bıçak köreldiği zaman bilelenerek yüzey alanı küçültülür ve basıncın artması sağlanır. Bu nedenle aynı kuvvetle daha kolay kesme işlemi sağlanmış olur.
Basınç, birim yüzeye etkiyen dik kuvvet idi. Şekildeki cisim yatay ve düşey duvarlar arasındadır. Cismin ağırlığı yatay duvara etki ettiği için yatay duvara basınç uygular. Düşey duvara ağırlığından dolayı kuvvet uygulamadığı için basınç da uygulanmaz. | |
Şekildeki cisim belirtilen yer-den düşey olarak kesilirse, her bir parçanın basıncı bütün cismin basıncına eşit olur. |
Katılar kendilerine uygulanan kuvveti ayını yönde ve aynı büyüklğkte iletirler.Fakat basıncı aynen iletmezler. |
Şekildeki çivinin geniş yüzeyine Fkuvveti uygulandığında bu kuvvet sivri uca da aynen iletilir. Dolayısıyla sivri ucun yüzey alanı küçük olduğundan basınç daha büyük olur. |
DURGUN SIVILARIN BASINCI
Sıvıların belli bir şekli yoktur. İçinde bulundukları kabın şeklini alırlar. Sıvıların katılardan temel farkı akışkan olmalarıdır. Bundan dolayı sıvılar bulundukları kabın taban ve yan yüzeylerine yani dokundukları her noktaya basınç uygularlar.
Ağzına kadar su dolukutunun K ve L noktalarından özdeş delik açıldığında alttaki delikten daha hızlı sıvı akışı olup daha uzaktaki bir noktaya temas eder. Bunun nedeni L noktasındaki sıvı basıncının K noktasındakinden büyük olmasıdır. Buna göre sıvı basıncı sıvı yüksekliği ile doğru orantılıdır. |
Şekilde h yüksekliğine kadar sıvı dolu olan kabın tabanına uygulanan sıvı basıncı,P=h.psıvı =h.d.g bağıntısı ile hesaplanır. |
Burada, h yüksekliği, basıncın uygulandığı noktanın sıvının açık yüzeyine olan dik yüksekliği, rsıvı ise, sıvının özağırlığıdır.
Bu bağıntıya göre basınç hem sıvı yüksekliği, hem de sıvının özağırlığı ile doğru orantılıdır.
Sıvı basıncı bu iki niceliğin dışında kabın şekline ve biçimine bağlı değildir. Sıvı yüksekliği ve sıvının özağırlığı değişmemek şartıyla sıvı hacmine de bağlı değildir.
Sıvı basıncı yüzeye daima dik olarak etki eder. Kap yüzeyinde açılan bir delikten çıkan sıvının yüzeye dik olarak çıkması da basıncın yüzeye dik uygulandığını gösterir.
Şekildeki düzgün silindirik kaba akış hızı sabit olan musluktan su akıyor. Suyun yüksekliği zamanla düzgün olarak arttığı için kabın tabanındaki sıvı basıncı da zamanla düzgün olarak artar. |
Şekildeki kaba akış hızı sabit olan musluktan su akıyor. Kap yukarı doğru daraldığı için kaptaki sıvı yüksekliği zamanla daha hızlı artmaktadır. Dolayısıyla kabın tabanına etki eden sıvı basıncının artış miktarı artarak şekildeki gibi olur. |
Yine şekildeki kaba akış hızı sabit olan musluktan su akıyor. Kap yukarı doğru genişlediği için kaptaki sıvı yüksekliğindeki artış zamanla yavaşlayacaktır. |
Dolayısıyla kabın tabanındaki sıvı basıncının zamanla değişimi şekildeki gibi olur.
Şekildeki kapta birbirine karışmayan r1 ve r2 özağırlıklı sıvılar vardır. Kabın tabanındaki toplam sıvı basıncı, sıvıların ayrı ayrı basınçlarının toplamına eşittir.Psıvı = h1 . r1 + h2 . r2 dir. |
BASINÇ KUVVETİ
Bir kapta bulunan sıvı, ağırlığının etkisi ile dokunduğu bütün yüzeylere kuvvet uygular. Sıvının kap yüzeyinin tamamına uyguladığı kuvvete basınç kuvveti denir. |
Şekildeki kabın taban alanı S, sıvının özağırlığı r ve sıvı yüksekliği h ise, sıvının kap tabanına uyguladığı basınç kuvveti
F=h.p.S bağıntısı ile hesaplanır.
Şekildeki sıvı dolu kabın tabanına etkiyen sıvı basınç kuvveti hesaplanırken h sıvı yüksekliği alınır. Kabın yan yüzeylerinden birine uygulanan basınç kuvveti sorulduğunda ise ortalama yükseklik yani |
Silindirik ve prizma şeklindeki kaplarda sıvıların kap tabanına uyguladığı basınç kuvveti sıvının ağırlığına eşittir. |
Düşey kesiti Şekil – I deki gibi verilen kesik koni biçimindeki kabın tabanına etki eden sıvı basınç kuvveti noktalı çizgiler arasında kalan sıvının ağırlığına eşittir. Geri kalan sıvının ağırlığı yan yüzeyler tarafından dengelenir. |
Şekil – II de ise yine tabana etki e-den sıvı basınç kuvveti, noktalı çizgiler arası sıvı dolu olsaydı o kadar sıvının ağırlığına eşit olurdu.Buna göre, Şekil – I de basınç kuvveti kaptaki mevcut sıvının ağırlığından küçük, Şekil – II de ise sıvının ağırlığından büyüktür. |
SIVILARIN BASINCI İLETMESİ
(Pascal Prensibi)
İçine sıvı çekilen bir enjektörün ucu kapatılıp piston ileri doğru itilmeye çalışıldığında, itilemediği gözlenir. Yani sıvıların basınç altındaki hacim değişimleri önemsenmeyecek kadar azdır. Yani pratikte sıvılar basınç altında sıkıştırılamaz.
Pascal prensibi :
Kapalı bir kaptaki sıvının herhangi bir noktasına uygulanan basınç kabın şekli nasıl olursa olsun, kabın iç yüzeylerinin her noktasına sıvı tarafından aynı büyüklükte iletilir.Pascal prensibinden yararlanılarak, bileşik kapların ve su cenderelerinin çalışma ilkeleri açıklanabilir. |
Bileşik Kaplar
Şekilleri ve kesitleri farklı iki ya da daha fazla kabın tabanlarının birleştirilmesi ile elde edilen kaplara bileşik kaplar denir. Örneğin U borusu bileşik kaptır.Bileşik kaplardaki sıvının üst düzeyi hep aynı seviyededir. Örneğin kabın K kesimine bir piston konulup sıvı aşağı doğru itilirse diğer iki koldaki sıvı eşit miktar yükselir | |
U borusunda aynı cins sıvı varken aynı seviyedeki basınçlar eşit olur. Şekildeki U borusunda özkütleleri farklı sıvılar varken denge sağlanmıştır. U borusunun alt kısmında kalan sıvının özkütlesi daha büyüktür.Yani d1 > d2 dir. |
Alttaki sıvının en alt düzeyinden yatay çizgi çizildiğinde (Y düzeyi) bu çizgi üzerindeki basınçlar eşittir. Basınç eşitliğinden
PM = PN
h2 . d2 = h1 . d1 olur.
Z düzeyi üzerindeki P ve R noktalarındaki basınçlar da eşittir. Fakat X düzeyi üzerindeki K ve L noktalarındaki sıvı basınçları eşit değildir. Eğer K ve L deki basınçlar eşit olsaydı, d1 özkütleli sıvının en üst noktası ile aynı yatay hizadaki d2 özkütleli sıvı içindeki basınçlar da eşit olmalıydı. Bu mümkün olmadığı için PK basıncı ile PLbasıncı da eşit olamaz, PK > PL olur.
Su Cendereleri
Tabanları birleştirilmiş kesitleri farklı iki silindir ve pistonlardan oluşur.Küçük piston üzerine bir kuvvet uygulanarak sıvı üzerine basınç uygulanır. | |
Pascal prensibine göre, bu basınç sıvı tarafından büyük pistona aynen iletilir. İletilen basınç büyük pistonun yüzey alanından dolayı büyük bir kuvvet oluşturur. Küçük pistona uygulanan basınç
Sıvıların basıncı iletme özelliğinden yararlanılarak günlük hayatta kullanılan pek çok araç yapılmıştır. Yıkama yağlama sistemlerinde arabaların kaldırılmaları, hidrolik frenler, emme–basma tulumbaları. Bazı bitkilerin ve meyvelerin yağını ve suyunu çıkarmada kullanılır.
|
AÇIK HAVA BASINCI
Dünyanın çevresindeki hava tabakası çeşitli gazların karışımından meydana gelmiştir. Bu gaz tabakasına atmosfer denir. Atmosferdeki gazlar da, katı ve sıvılar gibi ağırlığından dolayı dokundukları yüzeylere basınç uygular. Bu basınca açık hava basıncı ya da atmosfer basıncı denir.
Açık hava basıncının değeri yeryüzüne yakın yerlerde en büyüktür. Yükseklere çıkıldıkça, hava molekülleri azalacağı için açık hava basıncının değeri azalır.
Toriçelli Deneyi
Yaklaşık bir metre uzunluğun da olan bir ucu kapalı cam boru alınarak ağzına kadar cıva dolduruluyor. Borunun açık kısmı el ile kapatılıp cıva çanağına daldırıldıktan sonra el çekildiğinde, cıvanın biraz çanağa boşalıp sonra sabit kaldığı görülüyor. Bu durumda borudaki cıva yüksekliği 76 cm oluyor.Borunun ağzı açık olduğu halde cıvanın tamamının çanağa boşalmamasının nedeni, cıva basıncının açık hava basıncı tarafından dengelenmesidir. |
Aynı deney farklı genişlikteki borularla yapıldığında cıva düzeyleri arasındaki farkın yine 76 cm olduğu görülüyor. Yani borudaki cıva yüksekliği borunun kesitine bağlı değildir.
Toriçelli bu deneyi deniz seviyesinde ve 0 °C sıcaklıkta yapmıştır.
Açık hava basıncının ölçüldüğü aletlere barometre denir. Şekildeki barometrede çanaktaki cıva üzerine etki eden açık hava basıncı, cıva tarafından itilerek, borudaki cıva basıncını dengeler.Buna göre,P0 = PcıvaP0= h . r = 76 . 13,6
P0 = 1033,6 g.f/cm2 dir.
Bu sonuca göre açık hava, deniz düzeyinde 1 cm2 lik yüzeye 1 kg-f den fazla yani yaklaşık 10 N değerinde kuvvet uygulamaktadır.
|
Açık Hava Basıncının Etkileri
1.

İçi su dolu bardağın ağzı hava kalmayacak şekilde kağıtla kapatılıp şekildeki gibi ters çevrildiğinde suyun dökülmediği görülür.
Suyun dökülmemesinin nedeni, suyun kağıda uyguladığı basıncın, açık havanın kağıda uyguladığı basınca eşit ya da küçük olmasıdır.
Akışkanların Basıncı
Bir yerden başka bir yere uygun şartlarda akabilen maddelere akışkan maddeler denir. Sıvılar ve gazlar akışkan maddelere örnektir. Akışkanlar basınç farkından dolayı akarlar ve akma yönü basıncın büyük olduğu yerden küçük olduğu yere doğrudur.
Akışkanlarla ilgili aşağıdaki yargılar geçerlidir.
1. Akışkanlar daima basıncın büyük olduğu yerden küçük olduğu yöne doğru akar. Dağlarda da sular daima aşağı doğru akar. Binaların zeminindeki strofor yardımı ile basınç farkı oluşturularak, su binanın üst katlarına kadar çıkarılır. Odanın kapı ve penceresini açarak hava akımı oluşturulması da basınç farkından dolayıdır.
2. Akışkanların kesit alanı daraldıkça akış hızı artar. Şekildeki borunun dar kesitinde akan suyun v2 hızı, geniş kesitinden akan suyun hızından büyüktür. (v2 > v1). | |
Veya akışkanın hızının arttığı yerde kesit alanı daralır. Örneğin musluktan akan suyun aşağı doğru hızı artar ve kesiti daralarak incelir. |
3. Akışkanın hızının arttığı yerde basıncı azalır. Şekildeki düzenekte pompa yardımıyla borunun K ucuna hava üflendiğinde, borudan sıvı yükselerek püskürür. Sıvının yükselmesinin nedeni, sıvının açık yüzeyine uygulanan açık hava basıncı L ucuna iletilir, K ucunda ise akışkanların (havanın) hızı arttığı için basınç farkı oluşur ve sıvı, basıncının büyük olduğu L ucundan, basıncın küçük olduğu K ucuna doğru hareket eder. |
KAPALI KAPLARDAKİ GAZLARIN BASINCI
Gazların basıncı, gaz moleküllerinin sürekli kabın iç çeperlerine çarpmaları sonucu oluşmaktadır. Kabın iç yüzeyindeki birim yüzeye, birim zamanda çarpma sayısı ne kadar fazla ise, basınç ta o kadar fazladır. Gaz moleküllerinin kabın iç yüzeyindeki her noktaya çarpma sayısı eşit olduğundan, her noktadaki gaz basıncı da eşit olur.
Kapalı kaptaki gazların basıncı genel olarak üç niceliğe bağlıdır.
1. Sıcaklık ve hacim sabit ise gaz basıncı molekül sayısı ile doğru orantılıdır. (P ~ N)
2. Sıcaklık ve molekül sayısı sabit ise, kabın yani gazın hacmi ile ters orantılıdır. Hacim arttıkça basınç azalır, hacim azaldıkça basınç artar.
3. Hacim ve molekül sayısı sabit ise, gazın basıncı mutlak sıcaklıkla doğru orantılıdır. Sıcaklık arttıkça gaz moleküllerinin hızı artar ve kabın iç yüzeyinde birim alana çarpma sayısı artar. Bu da basıncın artmasına neden olur.
Bu üç nicelik ve basınç arasındaki ilişki
P . V = k . N . T şeklinde olur.
P ; basınç, V ; hacim, N ; molekül sayısı,
T ; mutlak sıcaklık, k ; sabit bir sayı
Boyle – Mariotte KanunuBir miktar gazın sıcaklığı sabit kalmak şartı ile basıncı ile hacminin çarpımı sabittir. Şekilde piston ileri itilerek gaz sıkıştırıldığında basınç, hacim çarpımı değişmez. P1 . V1 = P2 . V2 dir. |
ManometrelerKapalı kaptaki gazların basınçlarını ölçmek için kullanılan aletlere manometre denir. Manometrelerde borunun ucu kapalı veya açık olabilir. Şekildeki cam kapta bulunan gazın basıncı kapalı uçlu manometrede h yüksekliğindeki cıvanın basıncına eşittir. |
Pgaz = Pcıva = h cm-Hg dir.
Bunun anlamı, gazın basıncı h yüksekliğindeki cıvanın basıncına eşittir. Manometreler, barometrelerden faydalanılarak yapılmıştır.
Açık hava basıncının P0 ve cm-Hg birimi cinsinden olduğu bir ortamda, açık uçlu manometrede cıva düzeyleri arasındaki fark şekildeki gibi h kadar ise,Pgaz > P0dır.Pgaz = P0+ h dir.h değeri cm cinsinden ise gaz basıncı cm-Hg cinsinden bulunur. |
Açık uçlu manometrede cıva düzeyleri eşit ise, gazın basıncı açık hava basıncına eşittir.Pgaz = P0dır.Yine açık uçlu manometrede cıva düzeyleri arasındaki fark şekildeki gibi h kadar ise,Pgaz < P0 dır.
Pgaz = P0 – h dir.
|
Çocuk balonu gibi esnek kaplarda iç basınç daima dış basınca eşittir.Dış basınç azalırsa iç basınç artar yani balon şişer Dış basınç artarsa iç basınçta artar yani balonun hacmi küçülür. Eğer sıcaklık ve molekül sayısı değişmiyorsa ,balonun basıncının artması hacminin küçülmesi ile sağlanır. Örneğin esnek bir balon yükselirken hacmi artar ve belli bir balonu su içinde aşağı doğru indirirsek dış artacağı için balonun hacmi küçülür ve iç basınç artar. |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)